Archive for Şubat, 2007

Şubat 27, 2007

the butterfly effect 2

böyle saçma sapan filmler yapmamalılar yaa. devlet buna bi çözüm bulmalı. söyleyecek bişey bulamıyorum. filmi bitiriyim derken aç kaldım zaten. değer miydi ha değer miydi?

Şubat 27, 2007

25th hour

iki hafta içinde izlediğim üçüncü edward norton filmi olan 25th hour‘da edwardım nortonum güzel abimin canlandırdığı biraz serseri, biraz kırgın, biraz kızgın, biraz adam-sendeci, biraz boşver-ne-önemi-varcı, fazlasıyla karizmatik monty karakterinin, normal şartlarda hiçbir ortak yanları olmamasına rağmen süper anlaştığı, çocukluktan beri arkadaşı olan yakın dostları, harbi insan, cesur borsacı, kibiri tavan yapmış frank ve temiz kalmak için otokontrolü hiçbir zaman ihmal etmeyen, sıradan insan, öğretmen elinsky ile, ve tabi es geçemeyeceğim sadık sevgilisi naturelle ile mahkeme süreci devam ettiği için bilgi veremeyeceğim nedenlerle hapse girmesine kalan son 25 saatini geçirmesi konu ediliyor.

monty’nin hapse girecek olmayı ölmekle eşdeğer görmesi nedeniyle arkadaşları, sevgilisi ve babası ile arasında geçen yer yer hüzünlü, yer yer coşkulu, herkesin gerçeği bildiği ama dillendirmeye cesaret edemediği saatler izleyiciyi de rahatlıkla coşturuyor, “vay be böyle arkadaşlar var mı hala” dedirtiyor. monty ve babasının filmin sonunu çizen yolculuğu ve babanın yaptığı konuşma, monty’nin boğazında düğümlenen kelimeler. baştan sona çok güzel geçen, kesinlikle izlenmesi gereken bir film..

Şubat 26, 2007

sinema vcd’den izlenir

şahan gökbakar‘ın ntv’deki programından bir video. dikkat şahan çıkabilir’i izleyenlerin hatırlayacağı mahmutpaşalı korsan vcdcinin ağzından oscar yorumları. onun gibi film yorumu yapmak isterdim.

Şubat 26, 2007

geç olsun güç olmasın

sezer’in işyerinde müdiresi iş haricinde ablası olan, henüz yüzyüze tanışmaya müşerref olamadığım halde dolaylı olarak bir yakınlık hissettiğim, gönüllerin ablası, büyük vakıfçı ayşegül hanım’ın biri bakanlara diğeri vekillere hediye edilmesi adet edinilmiş kitapları (osmanlı vakfiye tuğraları, selçuklu ve beylikler vakfiye tuğraları) bana hediye etme inceliğini göstererek beni, ben diyim kimlik bunalımı siz diyin statü karmaşası gibi karmaşık bir ruh haline gark ettiği için sonsuz teşekkürlerimi her ne kadar okula geç kalmış öğrenci gibi hissetsem de bir borç bilir, bu davranışın en kısa zamanda sezer’e de sirayet etmesini dilerim.

kendisinin misafirlerine ayhan sicimoğlu dinlettiğini öğrenmiş olmam beni ayrıca mutlu etti. onu da söyleyim.

Şubat 25, 2007

the illusionist

küçük yaştan kulağın arkasından para çıkarma gibi sanatlara ilgi duymaya başlayıp eş zamanlı olarak zengin iş adamının kızına aşık olan bir marangoz çocuğunun hikayesi the illusionist. türk filmi gibi bir kurguya sahip olan filmde mantıklı bir açıklama getirmekte zorlanılacak sihirbatik (nası kelime uydurdum ama) gösteriler eşliğinde sadık sevgililer, kıskanç bir adam, gerçeğin peşinde koşan bir dedektif var. sokak lambalarının gaz ile yandığı, prenslerin düşeslerin bininin bir para olduğu zamanlarda geçiyor ve tahmin edilemeyecek bir sonla bitiyor.

edward norton‘un yine efendiliğinin üstünde olduğu, ama bu sefer beğendiğim oyunculuğunun yanında jessica biel vermişler bonus olarak. oyunculuklar filmin geçtiği zamana ve mekana ve konuya uygun. rahatsız eden birşey yok. temiz bir film yani. güzel de. ama vasat.

kuzenle izlemeseydim sıkılır mıydım bilmiyorum. gerçi o kadar sıkıcı bir film değil. yarattığı beklentiler var. şimdi ne olacak acaba felan diye izliyorsunuz. işte kuzenle film saatinden hatırladığım birkaç şey..

sofia_ make us disappear !
kuzen_ tövbe de !!

çocukluğunu bildiğimiz sofia’nın büyüklüğünü görünce..
kuzen_ bi türk şarkıcıya benziyo ama hatırlayamadım

filmin geçtiği zamandaki aydınlatma imkanlarının azlığı nedeniyle sürekli bir karanlık olunca..
kuzen_ hiç sabah olmaz mı burda?

yaklaşık on dakika sonra ..
kuzen_ kimdi yaaaa
sac_ burcu güneş
kuzen_ ha yaa tamam o işte