Archive for Ağustos, 2006

Ağustos 31, 2006

debut!

merhaba,

sacidu.wordpress.com‘un canlı, heyecanlı bir komünite haline gelmesinin ilk ayağını izlemektesiniz.

teknik olarak aylar aylar evvel authorlık payesine ulaşmış olmama rağmen üşengeçliğin ve uyuşukluğun yakamı bırakmaması hasebiyle soğuk, yağmur bir güne denk gelen bir halka arz yazısını en nihayetinde yazmış bulunuyorum.

hayırlara vesile olması dileklerimle..

bahçelievler, 06

j.

diyerek bitirmek çok yerinde olabilirdi, lâkin dersi son saniyesine kadar işleyen hoca özentisiyle dopdoluyum.

sayfalarca metin okuyup yanlış düzeltmek karakterimin bi parçası haline gelmeden müsait yerde inecek var edasıyla internet aleminin, sayısı bi elin parmaklarını geçiyor, birçok sitesine üye oldum.

interests başlığı altındaki advertisement, health, car vs. kutucuklarını özenle doldurup gelecek aktivasyon maillerini bekledim.

sitelerin içerikleri, genel havası konusunda bilgi vermeyi istesem de pek ilgilenmediğim için ‘ama dikkat, her gördüğünüz jonquille ben değilim‘ diye uyarıda bulunmak istiyorum sadece.

bunun yanında, yazı yazarak değişim rüzgarları estirdiğim bulunduğunuz siteye, sacidu’nun ‘beni kategorize etme’ tabusunu büyük bi sekteye uğratarak ‘uncategorized‘ rakibi bir de kategori ekledim; ‘de jonquille‘.

“yeni kategori jonquillein buradaki kalıcı olma hevesinin habercisi mi?” sorunuzun cevabını şimdilik yanıtsız bırakarak eylemlerimin devam edeceğini –tema değiştirmek gibi- müjdeliyorum. taktir edersiniz ki ellerimi çırparak akismete takılan 12 yorumu temizlemeye koyulmam da bi kiracıya yakışan şık hareketlerden.

kahraman olmak gibi bi niyetim olmasa da şimdiye kadar iki büyüğümün nasihati olan ‘sonunu düşünen kahraman olmaz’ şiarıyla hareket ederek yazdığım bu blogu noktalarken okuduğunuz yazı benzerleri için bequem.org‘dayım ablalar abiler.

take a break

Ağustos 27, 2006

yetmişbir

bi voltran vardı noldu ona? her bi tarafı farklı yerlerden gelirdi. global dünyada farklı kültürlerin refah ve güvenlik içinde birlikte yaşayabilmelerini konu edinen mesaj içerikli bir kahramandı. ateşin yakmadığı bir parçası vardı, bir de suyun paslandırmadığı. bilim dünyasına ışık tutan bir senaryoydu. milli birlik ve beraberliği tehdit eden bir durum söz konusu olduğunda tüm parçalar bir araya gelir üç kere voltran derlerdi. voltran voltran voltran! üç rakamının bir önemi var mı hatırlamıyorum. voltrana dair pek bişey hatırlamıyorum zaten. hiç araştırasım da yok.

biliyorum çok ani ve alakasız bir geçiş olacak ama “iki yaşındaki çocuk ne kadar yemeli” diye bir google araması yapıp yolu bloguma düşen ziyaretçime cevap vermek istiyorum. çok yedirmeyin. ya şişman olur ya gaz maz yapar. iyi bişey değil çok yemesi.

Ağustos 24, 2006

yetmiş

bildiğiniz üzere gezegenleri denetleme ve düzenleme kurulu (gddk) viyana civarında toplandı ve oybirliğiyle plüton’un gezegenlik yapma lisansını süresiz olarak elinden aldı. plüton yetkili makamlarının tahkime gideceği söyleniyor ama çok mürekkep yalamış kaynaklardan aldığımız duyumlara göre de kararın değişmesi zor görünüyor. belki diyorlar teselli olsun diye çocukları tekne orucu diye kandırmaları gibi tekne gezegeni yapabilirler deniyor. bilmiyorum artık.

haberin detaylarına göre gddk yenilenmesi gerekecek kitapların, maketlerin ve haritaların fln maliyetinin çok daha fazla artacağını hesap ederek plüton seviyesinde olan 3 gezegen imitasyonunun başvurularını şartnameye uymadıkları gerekçesiyle reddetti ve bu 3lünün plüton’dan ne farkımız vardı nerde adalet gibisinden itirazları üzerine plüton’un sözleşmesini tek taraflı olarak feshetme seçeneğini seçti.

yeni durumda gezegen sayımız 9 dan 8 e inmiş olup yıldız sayısının 1 arttığı belirtildi. değişen rakamlara göre yeniden belgeseller yapması gerekeceğini söyleyen carl sagan “benim bu iş için ne param ne de boş zamanım var. gül gibi gezegenin lisansını iptal edenler belgeselini de çeksinler” dedi. nasa ise plüton’a mali yardımları keseceğini ve mekiklerini şunlarını bunlarını en kısa zamanda merkeze çekeceğini bildirdi.

dünyalığımız elimizden alınırsa tedirginliğine düşen halk gddk’nın bağımsızlığını sorgulamaya başladı. buna rağmen “bi pislik yapmıştır, ondan atmışlardır gezegenlikten” görüşü çoklukla benimseniyor. güneşin değiştirilmesi ve kuzeyin azbişey sola kaydırılması ise gelecek toplantıda ele alınacak. peki sola ama kime göre, neye göre?

Ağustos 21, 2006

altmışdokuz

canım o kadar akmina doğal maden suyundan yapılmış meyve aromalı soda istiyor ve o kadardır aramama rağmen yaşadığım yerde akmina dışında başka markaları buluyorum ve onları sevmiyorum ve bu benim içime öyle bir dert olmuş ki; rüyamda bi bakkaldan iki kasa akmina alıyordum. uzun süredir gördüğüm ilk rüyaydı bu. gördüğüm ama unutmadığım da olabilir gerçi.

Ağustos 17, 2006

ne kadar da ben yazmış olmalıydım – 1

“Kollarım iki yana düştü. Bedenim akşam üstü rüzgarında uçsuz bucaksız uzanan tarlalardaki kurumuş ekinler gibi sallanıyor. Etrafımdaki sesler kulağıma aynı rüzgarla dans eden diğer başakların hışırtıları gibi geliyor. Gözlerim sarıyı bile görmüyor. Dilimde aynı tat, yine sanki aynı ilaç. Toprak kokusunu alamıyorum. Elimden hiçbirşey gelmiyor. Uzanıyorum ama dokunamıyorum, sesleniyorum ama duyuramıyorum.”

tkscientist döktürmeye devam ediyor. kendisinden siparişle post almayı düşünmeye başladım. alıntı yapıyorum mütemadiyen. iyisi mi kendi adıma yazıyım : )